Trump’un Gazze Planı’nın 21. Maddesi: “Siyasi Ufuk” Vaat mi, Manda Düzeni mi?
Trump’un 21 Maddelik Gazze Planı
PSIKOTARIH VE MEDYA
Ahmet Turan YILDIZ
10/2/20255 min read


Trump’un 21 Maddelik Gazze Planı
Gazze, radikalleşmeden arındırılmış, terörden arınmış bir bölge olacak ve komşularına tehdit oluşturmayacak.
Gazze yeniden inşa edilecek ve uzun acılar çekmiş olan Gazze halkının yararına kullanılacak.
Her iki taraf bu teklifi kabul ederse, savaş derhal sona erecek. İsrail güçleri, esir takasına hazırlanmak üzere kararlaştırılan hatta çekilecek. Bu süre boyunca tüm askeri operasyonlar (hava ve topçu bombardımanları dâhil) askıya alınacak ve sahadaki mevziler dondurulacak.
İsrail’in anlaşmayı kabulünden itibaren 72 saat içinde, tüm esirler (sağ ve ölü) iade edilecek.
Tüm esirler döndükten sonra, İsrail 250 müebbet hükümlüsünü ve 7 Ekim 2023 sonrası tutuklanan 1.700 Gazzeliyi (kadın ve çocuklar dâhil) serbest bırakacak. Her bir İsrailli esirin naaşı karşılığında, 15 Gazzelinin naaşı verilecek.
Esir dönüşü sonrası, silah bırakıp barış içinde yaşama sözü veren Hamas üyelerine af tanınacak. Ayrılmak isteyenlere güvenli çıkış sağlanacak.
Anlaşmanın kabulüyle birlikte Gazze’ye tam kapsamlı insani yardım girecek. Altyapı (su, elektrik, kanalizasyon), hastaneler, fırınlar onarılacak; enkaz kaldırma ve yol açma ekipmanları sokulacak.
Yardımlar, BM, Kızılay ve diğer tarafsız uluslararası kurumlar aracılığıyla dağıtılacak. Refah Sınır Kapısı da Ocak 2025 anlaşmasındaki mekanizmaya göre açılacak.
Gazze, teknokrat, partilerüstü bir Filistinli geçiş komitesi tarafından yönetilecek; bu komite günlük kamu hizmetlerini yürütecek.
Bu komite, uluslararası bir geçiş organı olan “Barış Kurulu”nun gözetiminde olacak. Kurulun başkanlığını Donald Trump yapacak; üyeler arasında eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve başka devlet başkanları da yer alacak.
“Barış Kurulu”, Gazze’nin yeniden inşasının çerçevesini çizecek ve finansmanını sağlayacak. Nihai hedef, reform sürecini tamamlamış bir Filistin Yönetimi’ne devretmek.
Trump, Gazze’nin kalkınması için bir ekonomik plan oluşturacak. Bu planda, Orta Doğu’daki “mucize şehirlerin” kurucuları ile bir uzmanlar paneli çalışacak.
Özel Ekonomik Bölge kurulacak; burada ticari kolaylıklar, tercihli gümrük tarifeleri ve erişim imkânları sağlanacak.
Kimse Gazze’den zorla çıkarılmayacak. Ayrılmak isteyen çıkabilecek, geri dönmek isteyen dönebilecek.
Hamas ve diğer gruplar Gazze yönetiminde hiçbir rol oynamayacak. Tüneller, silah üretim tesisleri ve tüm askeri altyapı yok edilecek, yeniden kurulmayacak.
Gazze’nin silahsızlandırılması bağımsız denetçiler gözetiminde yapılacak; silahlar kalıcı olarak kullanılmaz hale getirilecek. Uluslararası fonlarla “silah bırakma – geri alım ve entegrasyon programı” yürütülecek.
Bölgesel ortaklar, Hamas’ın ve diğer grupların yükümlülüklerine uymasını garanti edecek ve Yeni Gazze’nin komşuları için tehdit oluşturmamasını sağlayacak.
ABD, Arap ve uluslararası ortaklarla birlikte Uluslararası İstikrar Gücü (I.S.F.) kuracak. Bu güç Gazze’de konuşlanacak, seçilmiş Filistin polislerini eğitecek ve destekleyecek.
İsrail Gazze’yi işgal etmeyecek veya ilhak etmeyecek. İ.D.F. kademeli olarak çekilecek; güvenlik yalnızca ISF ve Filistin polisinin elinde olacak.
Hamas anlaşmayı reddeder veya geciktirirse, planın unsurları (yardım operasyonları dâhil) “terörden arındırılmış bölgelerde” yine uygulanacak.
Dinler arası diyalog süreci başlatılacak; İsrailliler ve Filistinliler arasında barışın faydalarını öne çıkaran yeni bir zihniyet geliştirmeye çalışılacak. Nihai hedef: Filistin’in kendi kaderini tayin hakkına giden inandırıcı bir yol haritası. The New York Times, 29 Eylül 2025 – “Here Is the Full Text of the Gaza Plan Released by the White House”
(NYT bağlantısı)
Trump’ın Gazze Planı: Barış Maskesi Altında Vesayet Düzeni
ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı 21 maddelik “Gazze Ateşkes ve Yeniden İnşa Planı”, esir takasından ekonomik kalkınmaya kadar geniş bir çerçeve çiziyor gibi görünüyor. Ancak satır aralarına bakıldığında, planın özünde Gazze’nin silahsızlandırılması, uluslararası gözetim altında geçici bir yönetim kurulması ve Trump liderliğinde bir “Barış Kurulu” oluşturulması hedefleniyor.
Metnin dili dikkat çekici: “terörden arındırılmış”, “yeni Gazze”, “refah ve barış” gibi kavramlar öne çıkarılıyor. Bu tür kavramlar uluslararası kamuoyunda yumuşak güç imajı yaratmaya hizmet etse de, gerçekte tek taraflı bir çerçeveleme. Tıpkı Irak işgali sonrasında kullanılan “özgürleştirme” dilinde olduğu gibi, planın arkasındaki siyasi niyet, halkın özne olma hakkını gölgeleyen bir vesayet düzeni.
Belgenin en baskın yönü güvenlik. Silahsızlandırma, kontrol mekanizmaları, uluslararası güçlerin varlığı... Bunlar metnin neredeyse tamamına hâkim. Filistinlilerin iradesi ise tali bir unsur gibi görülüyor. “Uluslararası Geçiş İdaresi” kurulması ve Trump’ın başkanlığında “Barış Kurulu” oluşturulması, doğrudan halkın seçilmiş temsilcilerini devre dışı bırakacak bir model. Bu yapı, Irak’taki “Geçici Koalisyon Yönetimi”ni çağrıştırıyor.
Ekonomik vaatler ise “özel ekonomik bölge” ve “yatırım cazibesi” kavramlarıyla sunuluyor. Ancak bu tür paketler, halkın kendi üretim potansiyelini güçlendirmekten çok dış sermayeye bağımlılığı artıracak bir neoliberal tasarım. Yani refah vaatleri, bir tür yatırım vitrininden öteye geçmiyor.
Görünürde Barış, Gerçekte Enerji ve Vesayet
Plan, “barış” kavramını ön plana çıkarıyor, fakat bu söylemin ardında askeri ve siyasi kontrolün Filistinlilerin elinden alınması yatıyor. Kâğıt üzerinde barış ve kalkınma sözü veriliyor, pratikte ise Gazze uluslararası denetimli bir özel güvenlik bölgesine dönüştürülüyor.
Bu noktada bölgesel çıkarlar devreye giriyor. Türkiye’nin yıllardır savunduğu “iki devletli çözüm” yaklaşımı bypass ediliyor; Gazze teknokratik bir komitenin eline bırakılıyor. Bu, Ankara başta olmak üzere bölge ülkelerinin siyasi etkisini sınırlıyor. Daha önemlisi, Gazze açıklarında bulunan devasa hidrokarbon yatakları –Gazze Marine, Leviathan, Tamar, Glafkos ve Aphrodite– planın görünmeyen merkezinde yer alıyor. Yatırımların güvenliğini sağlamak için nüfusun dağıtılması bile metne işlenmiş durumda. “İsteyen gider, isteyen kalır” maddesi, Gazze halkının bölge ülkelerine yayılmasının yolunu açıyor. Bu hem demografik yapıyı değiştiriyor hem de enerji yatırımlarını kolaylaştırıyor.
Sonuçta, tüm risklerine rağmen İsrail güvenlik şeridi, silahsızlandırma ve uluslararası garanti taleplerini elde etmiş oluyor. Yani savaşın sonunda bile kazançlı çıkan taraf yine İsrail. Planın son maddesi, uluslararası kamuoyuna “Filistin’in geleceğini de düşünüyoruz” mesajı vermek için bir vitrin işlevi görüyor. Ama önceki 20 madde tamamen güvenlik, vesayet ve enerji yatırımlarını garanti altına almaya odaklanıyor.
Kısacası, bu plan barış projesi olmaktan çok, modern bir manda düzeninin çerçevesi. Görünürde umut, pratikte kontrol.