Psikomedya Kuşağı: Z Kuşağı’nın Kişilik ve İletişim Açmazı

Z Kuşağı sorun mu, yoksa sistemin en verimli ürünü mü? Bu yazı, Z Kuşağı’nı suçlamadan; onu yetiştiren kuşakları, çöken iletişimi ve algoritmaların kurduğu psikomedya düzenini mercek altına alıyor. Kısa yargılar yerine derin sorular soruyor.

Ahmet Turan Yıldız

12/14/20254 min read

Psikomedya Kuşağı: Z Kuşağı’nın Kişilik ve İletişim Açmazı

Onları Yetiştirenler, Onlarla Anlaşamayanlar ve Hepsini Kullanan Sistem

Z Kuşağı’nı konuşurken, çoğu zaman bir etiketleme kolaycılığına sığınıyoruz.
“Sabırsızlar, sadakatsizler, sorumluluktan kaçıyorlar” gibi cümleler hızla kuruluyor, hızla tüketiliyor.
Ama durup şu soruyu sormuyoruz:
Bu gençler bir sabah uyandıklarında mı böyle oldular, yoksa onları büyüten dünya mı bu sonucu üretti?

Bir araştırmacı gazeteci olarak bu sorunun peşine düştüm. Akademik çalışmalar, saha araştırmaları, anketler ve sosyolojik analizler aynı noktayı işaret ediyor: Karşımızda basit bir “gençlik sorunu” yok. Daha derin, daha yapısal bir kırılma var.

Z Kuşağı;
çocukluğunu ekran başında,
ergenliğini ekonomik belirsizlik içinde,
gençliğini ise iletişimin parçalandığı bir dünyada geçirdi.

Ve bu tabloyu yalnızca izleyen değil, kullanan bir sistem var:
Duyguları ölçülebilir veriye,
kırılganlığı içeriğe,
öfkeyi etkileşime dönüştüren bir psikomedya düzeni.

Yanlış Teşhis: Kuşak Çatışması Değil, Zemin Çöküşü

Kuşak çatışması yeni bir şey değil. Antik Yunan’da bile yaşlılar gençleri “saygısız” olmakla suçluyordu.
Ama bugün yaşanan şey basit bir kuşak gerilimi değil; aynı toplum içinde farklı gerçekliklerde yaşama hâli.

Z Kuşağı, 2008 ekonomik kriziyle sarsılan bir dünyaya gözünü açtı. Pandemiyle eğitimi kesintiye uğradı, iklim krizinin geleceğini tehdit ettiğini erken yaşta fark etti, güvencesiz çalışmanın norm hâline geldiği bir düzene adım attı.

Türkiye’de tablo daha da sert. Eurobarometer verileri, Z Kuşağı için birincil meselenin idealler değil, geçim ve istihdam olduğunu açıkça gösteriyor (Bozkurt, 2023). Deloitte’nin 2025 araştırması ise çarpıcı bir ayrıntı sunuyor: Gen Z’lilerin yalnızca %6’sı yönetici olmak istiyor. Bu bir “hırssızlık” değil; boş vaatlere duyulan güvensizlik.

Somut bir sahne düşünelim:
Üniversite mezunu bir genç, asgari ücretin biraz üzerinde bir maaşla çalışıyor. Ailesi “Biz senin yaşındayken…” diye başlayan cümleyi kuruyor. O genç ise aynı anda şunu görüyor: Yapay zekâ, otomasyon ve güvencesiz sözleşmeler. Deloitte verilerine göre Gen Z’lerin %57’si yapay zekânın işlerini tehdit ettiğini düşünüyor (Deloitte, 2025).

Bu noktada çatışma kaçınılmaz oluyor.
Bir taraf sabır öğütlüyor,
diğer taraf sistemin artık sabrı ödüllendirmediğini söylüyor.

Yetiştiren Kuşakların Kör Noktası: Ekranı Verdik, Rehberliği Vermedik

Z Kuşağı’nı eleştiren kuşaklar genellikle kendi rollerini konuşmuyor.
Oysa araştırmalar açık: Teknoloji, çocuk yetiştirmenin yardımcı aracı olmaktan çıkıp yerine geçen bir unsur hâline gelmiş durumda (Işık Aslan vd., 2023).

Gündelik hayattan bir örnek:
Çocuk susturmak için verilen tablet, yıllar sonra “neden konuşmuyor?” sorusuna dönüşüyor.

Aile içi iletişim çalışmaları şunu söylüyor: Çocuğun birey olarak kabul edilmesi, sınırların net çizilmesi ve rehberlik, benlik gelişiminin temel unsurları. Ama pratikte ekran, bu rehberliğin yerini alıyor.

Ercan Yılmaz ve Abdullah Aktürk’ün de vurguladığı gibi, teknoloji çoğu evde “rehber” değil, idare etme aracı oldu (Yılmaz & Aktürk, 2021).

Z Kuşağı otoriteyle değil, mentörlükle ilişki kuruyor.
Ama karşısında hâlâ “böyle gelmiş böyle gider” refleksi buluyor.

İletişim Neden Koptu? Çünkü Dinlemek Risklidir

“Bizimle konuşmuyorlar” yakınması çok yaygın.
Ama asıl mesele konuşmamak değil; konuşmanın karşılık bulmaması.

Bir genç, iklim kaygısından söz ediyor. Aldığı cevap:
“Önce bir iş bul.”

Bir diğeri, gelecek belirsizliğini anlatıyor. Aldığı cevap:
“Biz daha zor günler gördük.”

Bu tür tepkiler, konuşmayı değil suskunluğu teşvik ediyor.
Z Kuşağı’nın geri çekilmesi, ilgisizlikten değil; reddedilme deneyimlerinden besleniyor.

Kişilik Krizi mi, Kişilik Sömürüsü mü?

Z Kuşağı için “kimlik bunalımı” demek kolay.
Ama daha doğru soru şu: Kimlik mi kriz yaşıyor, yoksa kimlik sistemli biçimde sömürülüyor mu?

Beğeni, takipçi, etkileşim…
Bunlar artık sosyal ölçüt değil, psikolojik değer birimi.

Bir genç sosyal medyada “iyi görünürken”, gerçek hayatta kaygıyla boğuşabiliyor. Deloitte verileri, Gen Z’lerin yarıdan fazlasının yapay zekâyı aktif kullandığını ama aynı zamanda gelecek korkusu yaşadığını gösteriyor (Deloitte, 2025).

Kırılganlık içerik oluyor,
kaygı pazarlanıyor,
algoritmalar kazanıyor.

Sistemin En Büyük Kazancı: Kuşakları Birbirine Düşürmek

Z Kuşağı ile onu yetiştiren kuşaklar arasındaki çatışma, sistem için verimli bir alan.
Gençler suçlandıkça savunmaya çekiliyor,
ebeveynler sertleştikçe otorite artıyor,
sistem ise dikkat ve veri topluyor.

Kuşak söylemi, ekonomik ve yapısal sorunları perdeleyen bir sis işlevi görüyor.

Yeni Neslin Rolü: Yeni Bir Düzen Kurma Potansiyeli

Z Kuşağı ve ardılları yalnızca bir “sorun kümesi” değil; aynı zamanda bir potansiyel.

Artılar net:
– Sürdürülebilirlik duyarlılığı
– Eşitlikçi değerler
– Küresel dayanışma refleksi

Eksiler de ortada:
– Kısa vadeli düşünme
– Dijital bağımlılık
– Yalnızlık ve izolasyon

Bu kuşak, ya parçalanmış bir topluma sürüklenecek ya da doğru rehberlikle dönüştürücü bir rol üstlenecek.

Sonuç: Yanlış Kuşağı Tartışıyoruz

Z Kuşağı ne kurtarıcı ne sorunlu.
O, kırılgan bir çağın ürünü.

Asıl soru şu:
Onları gerçekten dinlemeye hazır mıyız, yoksa yalnızca konuşmalarını mı istiyoruz?

Psikomedya Kuşağı, bir nesli değil, çağın krizini görünür kılıyor.

Kaynakça

Bozkurt, V. (2023). Kuşaklar sosyolojisi ve Z kuşağı: Data ne söylüyor? Kamuda Sosyal Politika, 15(42), 63–78.

Deloitte. (2025). 2025 Gen Z and Millennial survey: Growth and the pursuit of money, meaning, and well-being. Deloitte Touche Tohmatsu Limited.

Işık Aslan, N., Erbatur, B. G., & Akdemir, T. (2023). 2000 yılından önce (Y kuşağı) ve sonra (Z kuşağı) doğan çocuklarda aile içi verilen görev ve sorumluluklar ve teknolojinin etkisi. Journal of Social, Humanities and Administrative Sciences, 9(70), 3890–3896. https://doi.org/10.29228/JOSHAS.73308

Toka, N., & Çekiç Akyol, A. (2023). X ve Z kuşağının tüketim davranışları üzerine bir araştırma. Yeni Yüzyılda İletişim Çalışmaları Dergisi, 4(6), 96–110.

Yılmaz, E., & Aktürk, A. (2021). Z kuşağı: Bir nesli anlamak. Palet Yayıncılık.