Erdemin Bedeli: Bozulmuş Toplumda Mutluluk Uyum Sağlayanın Hakkı Oluyor
Bu metin, Baron Paul-Henri Thiry d’Holbach’ın Doğa Sistemi adlı eserindeki temel kavramlar doğa yasaları, cehalet, ahlakın fiziksel kökeni, yozlaşmış yönetim ve ters teşvik düzeni ışığında kaleme alınmıştır. Ama sadece bir felsefe okuması değil; modern toplumun ruhsal yapısını, medya çağında şekil değiştiren yozlaşmaları, ahlakınız, değerlerinizin, kültürünüzün size öğrettiklerinin tersini yapanların ödüllendirildiği, bu insanları anlamıyorum, neden böyleler diyenlerin olduğu hayatınızda 250 yıl önce yazılmış insan fikrini kısa kısa inceleyen psikotarihsel bir belgedir.
Ahmet Turan YILDIZ
11/3/20253 min read
1. Cehaletin Zinciri: İnsan Kendi Zincirini Döver
Holbach şöyle der:
“İnsanın mutsuzluğunun kaynağı doğaya cehaletidir. Çocukluğunda emdiği kör inançlar, zihni kurmacanın kölesi yapar.”
Bugün bu “kör inançlar” artık din kitaplarında değil, ekranlarda yazılıyor.
Sosyal medya: Bilgi değil, inanç pazarlanıyor. “Kendin için en iyisini yap” etiketi altında herkes aynı sahte mutluluğu kovalıyor.
Ekonomi: “Kazanmak” kutsal, paylaşmak aptallık.
Politika: Gerçeğin yerini slogan alıyor; yalan, gerçeği bastıracak kadar yüksek sesle söyleniyor.
Düşünün:
Bugün hangi bilgiyi “doğru” kabul ettiniz, çünkü herkes öyle dedi?
2. Yozlaşmış Sistem: Erdem Lüks, Uyum Kâr
Holbach, yozlaşmanın bireysel değil sistemik olduğunu söyler:
“Zayıf hükümdarlar lüksle gevşer, dalkavuklukla yozlaşır; erdemi değil, çıkarlarını koruyan kötülüğü ödüllendirirler.”
2025’in manzarası:
Siyaset: Yolsuzlukla mücadele sözü verenler, ihaleleri kendi şirketlerine yönlendiriyor.
Kamu kurumları: Dürüst denetçiler görevden alınırken, sessiz kalanlar terfi ediyor.
Kurumsal dünya: Veriyi satan CEO ödül alıyor; ihbar eden mühendis işsiz kalıyor.
Düşünün:
Gerçekten adil bir sistemde yaşıyor olsaydık, dürüstlük hâlâ cesaret gerektirir miydi?
3. Ahlakın Maddi Kökü: İyilik Doğaldır, Ama Sisteme Sığmaz
“İnsan kötü doğmaz, kötü yapılır.” d’Holbach
Bu cümle, bugünün gerçeğiyle acı biçimde örtüşüyor.
Sistem bireyi kendi çıkarına göre biçimlendiriyor; etik duruş bir zayıflık, uyum bir beceri olarak kodlanıyor.
Dürüst çalışan “fazla prensipli” bulunuyor.
Hakikati yazan gazeteci “taraflı” ilan ediliyor.
Eleştiren öğrenci “saygısız”, sorgulayan memur “problemli” sayılıyor.
Düşünün:
Sizce bugün “erdemli olmak” hâlâ saygı mı getiriyor, yoksa yalnızlık mı?
4. Devletin Gölgesi: Güç, Doğanın Üstüne Çıkınca
Holbach, Tanrı korkusundan değil, insanın kendi yarattığı otoritelerden korkmasını eleştirir:
“İnsan kendi korkularına tapar.”
Bu korkular artık dijital kılıklarda karşımıza çıkıyor:
Gözetim toplumu: Veriniz yeni kimliğiniz; her işlem iz, her tıklama kayıt.
Algoritmik düzen: Ne okuyacağınızı, kime inanacağınızı artık siz değil, yazılım belirliyor.
Medya kültürü: Hakikatin değil, etkileşimin peşindeyiz. Dikkat artık yeni para birimi.
Düşünün:
Bugün kime tapıyoruz Tanrıya mı, güce mi, yoksa konforumuza mı?
5. Uyumun Bedeli Sessizliktir
Holbach’ın çağında filozoflar sürülüyordu; bugün hakikati dile getirenler linç ediliyor.
Avrupa’da çevre skandalını açıklayan mühendis kara listeye alınıyor.
ABD’de devlet sırlarını sızdıran gazeteci yıllarca yargılanıyor.
Türkiye’de usulsüzlüğü belgeleyen memur görevden alınıyor.
Konuşmak bedel, susmak ödül. Bu denklem değişmedikçe toplumun ruhu küçülüyor.
Düşünün:
Siz sustuğunuzda, gerçekten kendinizi mi koruyorsunuz yoksa çürümeyi mi besliyorsunuz?
6. Peki Çözüm Ne? d’Holbach’ın Reçetesi
Holbach, Doğa Sistemi’nin XIV. Bölümünde net bir reçete sunar:
“Mutluluk, insanın gerçek amacıdır. Ama bu, hemcinsinin mutluluğunu teşvik etmeden olmaz.”
Yani çözüm, soyut ahlak değil, doğal aklın yeniden işler hâle gelmesidir.
Eğitimle başlayın: Çocuklara “böyle olur” yerine “neden olur” öğretin. Sorgulama, itaate karşı en barışçıl devrimdir.
Yasaları düzeltin: Zengin-fakir ayrımı olmadan işleyen adalet, en güçlü ahlak okuludur.
Medyayı sorgulayın: Viral olan her şey doğru değildir; duyguların değil, delillerin peşine düşün.
Kurumları yeniden inşa edin: Dürüstlüğü cezalandıran değil, ödüllendiren sistemler kurun.
Toplumsal empatiyi büyütün: Bireyin refahı, komşusunun yıkıntısı üzerine kurulamaz.
Düşünün:
Gerçekten mutlu olabilir misiniz, başkalarının mutsuzluğu üzerine inşa edilmiş bir düzende?
Son Söz: Zincirleri Kim Dövüyor?
d’Holbach 250 yıl önce sormuştu:
“Neden zincirlerinizi kendiniz dövüyorsunuz?”
2025’te aynı soru hâlâ masada:
İş yerinde haksızlığa susacak mısınız?
Sosyal medyada yalana ‘beğen’ diyecek misiniz?
Erdem bedel ister, evet.
Ama o bedeli ödemeyen toplum, sonunda hepimizi yutar.
Çünkü suskunluk, zulmün en sessiz ortağıdır.
Ve bir toplumun çöküşü, genellikle kimsenin bağırmadığı gün başlar.
Düşünün:
Bugün zincirleri kıranlardan mısınız, yoksa fark etmeden dövenlerden mi?
Kaynak: Baron d’Holbach – Doğa Sistemi (1820 İngilizce baskı, önsöz ve I. Cilt bölümleri).
