Bebek Doğdu, Kapitalizm Ninnisini Söyledi
Bebek kutlamaları nasıl tüketim ritüeline dönüştü? Gender reveal, 6. ay kınası ve “welcome baby” organizasyonlarının psikanalitik ve medya analizini keşfedin.
Ahmet Turan YILDIZ
11/25/20252 min read
Bir zamanlar çocuk doğunca mahalle bir sözün etrafında toplanırdı:
“Allah analı babalı büyütsün.”
Kimi bir tabak aşure getirirdi, kimi bir el örgüsü çorap. Ritüelin amacı gösteriş değil; yeni hayatın yükünü paylaşmaktı. Aşurenin tadı kadar, komşunun omzu önemliydi. O gün bebek değil, dayanışma büyürdü.
Bugünse çocuk daha doğmadan, dijital alçakgönüllülüğün sesi yükseliyor:
“Gender reveal yaptık ama sade olsun.”
Sade kelimesi artık ucuzluğu değil, pahalı olanın doğal paketini ifade ediyor. Bir zamanlar imece, bugün “paket program” oldu; ritüeli örgütleyen artık kadınlar değil, organizasyon firmaları.
Aynı Sahne, Değişen Semboller
Muhafazakâr olan, kına ile mevlitle “gelenek” çağrısı yapıyor; seküler olan “boho vintage” ile “minimalizm” sergiliyor.
Ama ikisinin de elinde aynı akıllı telefon, aynı story filtresi, aynı utangaç arzuyla yanıp tutuşuyor:
“Biz de varız. Sevgimiz görünür olsun.”
Biri “Maşallah” yazısını altın varakla saklıyor, diğeri “Oh Baby” tabelasını kuru çiçekle kamufle ediyor.
Ayetli balon ile boho çelengin tek farkı estetik dili.
İçerik değişmiyor: “Sevgimi ne kadar harcadığımla ölç.”
Psikanalitik Okuma: Kutlama mı, Savunma mı?
Bu ritüellerin kökünde kutlama değil, kaygı var. Medyanın gözü önünde ebeveynlik, bir sevgi eyleminden bir performansa dönüştü. Aile kendini kanıtlamak zorunda hissediyor:
Görünmez kalma korkusu → “Kutlama yapmazsam, çocuğum değersiz sanılır.”
Yetersizlik korkusu → “Başkasının bebeği daha mı kıymetli?”
Statü kaygısı → “Biz de o sınıfa aitiz, bakın organize edebiliyoruz!”
Freud’un tarif ettiği narsisizm burada modern bir biçim alıyor:
Çocuk, ebeveynin toplumsal benlik yatırımının vitrini oluyor.
Medya Çağında Bebek: İnsan Değil, İçerik
Eskiden çocuk doğar, isim koyulur, dua edilirdi.
Şimdi çocuk doğduğunda önce çekim planı yapılıyor.
Yeni doğan, melek kanadıyla uyutuluyor; bir yaşına geldiğinde pastayı yüzüne bulaması bekleniyor çünkü o görüntü olmadan sevgi eksik kalacak gibi.
Anne artık çocuk büyüten biri değil; marka yöneten bir içerik editörü.
Baba, gurur duyan değil; masraf yöneten sponsor.
Dede-babaanne ise aile büyükleri değil; konuk oyuncu.
Kolektif Ritüelden Sektörel Ritüele
Ritüel eskiden toplumu birleştirirdi; şimdi sektörü birleştiriyor.
Artık yeni doğumun çevresinde toplananlar komşular değil, paydaşlar:
fotoğrafçı
balon tasarımcısı
butik pasta şefi
organizatör
neon tabelacı
story editörü
Bebek aynı bebek.
Yalnızca etrafında dönen çark büyüdü.
Tarih Ne Söyler?
Geleneksel ritüellerde toplum, masrafı değil anlamı paylaşırdı.
Modern tüketim ritüelleri ise anlamı değil, masrafı büyütür.
Geçmişte armağan verme; “ben yanındayım” demekti.
Bugün armağan verme; “ben de buradaydım” deme zorunluluğu.
Yani dayanışma yerini, kanıtlama zorunluluğuna bıraktı.
Son Söz
Ritüel artık duyguyu saklamıyor, duyguyu ispatlatıyor.
Ve insan, sevgisini göstermek zorunda kaldıkça, o sevgi daha fazla ticari koda dönüşüyor.
Bebek hâlâ masum;
sevgi hâlâ gerçek.
Ama kapitalizm, ninninin içine çoktan sızdı.
Hoş geldin bebek…
Ve hoş geldin, 2025 model tüketim ritüeli.
Peki konseptin ne olsun?
Altın varaklı “Maşallah” mı, yoksa kuru çiçekli “Oh Baby” mi?
