Barışın Sahne Arkası: Medyanın Gerçeği Susturma Sanatı
Şarm el-Şeyh’teki barış zirvesi... Kameralar, tebessümler, imzalar… Tarihe tanıklık ettiğini sanan bir dünya; oysa sahnede bir illüzyon yönetmeni var: medya.
PSIKOTARIH VE MEDYA
Ahmet Turan YILDIZ
10/14/20253 min read
Barışın Sahne Arkası: Medyanın Gerçeği Susturma Sanatı
Şarm el-Şeyh’teki barış zirvesi... Kameralar, tebessümler, imzalar… Tarihe tanıklık ettiğini sanan bir dünya; oysa sahnede bir illüzyon yönetmeni var: medya.
Son yıllarda medya artık sadece haber aktarmıyor gerçekliğin dramaturjisini kurguluyor. Haberi sunmuyor, duyguyu inşa ediyor. Halkın bilme hakkını değil, inanma refleksini hedefliyor. “Barış” kelimesi bile, yeni bir algı mühendisliği markasına dönüşmüş durumda.
Psikomedya360 açısından bakıldığında, bu süreç basit bir “yanıltma” değil; toplumsal bilinç mühendisliğidir. İnsan zihniyle kurulan bu sistem, duygu ekonomisi üzerinden işliyor: korku, umut, suçluluk ve kurtuluş döngüsünün sürekli yeniden üretimi.
Tarihsel Hafızanın Silinmesi: Haberin Unutturma Sanatı
Tarih bize gösterdi ki, her imparatorluk önce bilgi akışını ele geçirir. Roma Acta Diurna’dan bugünün 24 saat canlı yayınlarına kadar, yönetim biçimi değişti ama refleks aynı kaldı: toplumu yöneten, bilginin dozunu kontrol edendir.
1950’lerde Soğuk Savaş medyası “komünizm korkusu” satıyordu. 1990’larda “demokrasi ihracı” manşetleriyle Irak bombalanıyordu. Bugün “barış” söylemiyle, yeni ekonomik ve jeopolitik haritalar çiziliyor.
Bu, yeni tip bir sömürgecilik biçimi: algısal kolonizasyon. Artık toprak değil, zihin işgal ediliyor. Ve işgalin en güçlü aracı, başlık satırında kullanılan kelimedir.
Haber ile Tiyatro Arasındaki İnce Hat
Şarm el-Şeyh zirvesinde imzalanan deklarasyon, 20 maddelik planın gerçek hükümlerini görünmez kıldı. Medyada “barış fotoğrafları” dolaşırken, kimse “Board of Peace” adlı uluslararası denetim yapısını ya da ISF’in kalıcı güvenlik kontrolünü konuşmadı. Bu suskunluk bir hata değil; bilinçli bir algı yönetim tekniğidir.
Psikolojik olarak bu yönteme bilişsel ikame denir: Zihin, rahatsız edici bilgiyi reddeder, yerine görsel olarak tatmin edici bir “hikâye” koyar. İşte medya da bunu yaptı savaşın anatomisini, barışın sahnesiyle örttü.
Gazeteci görünümlü aktörler, aydın rolündeki yorumcular ve “ulusal onur” söylemiyle paketlenmiş yayınlar... Hepsi tek bir senaryonun repliklerini okudu: “Barış geldi.” Oysa metnin alt satırlarında, vesayet yeniden kodlanıyordu.
Medyanın Dişil Rolü: Sistemin Taşıyıcısı
Psikotarihsel açıdan medya, günümüzde sistemin dişil fonksiyonunu üstlenmiş durumda: taşıyor, besliyor, doğuruyor ama sorgulamıyor. Gücü doğrudan üretmiyor, ama meşruiyet üretiyor.
Bu dişil işlev, iktidarın dilini yumuşatma göreviyle birleşince ortaya bir duygusal sarhoşluk rejimi çıkıyor. Törensel haber dili, empati taklidi yapan bültenler, “umut manşetleri”... Hepsi aynı yapısal amaca hizmet ediyor: Halkın öfkesini yatıştırmak, hafızasını unutturmak ve eleştiriyi romantize etmek.
Medya, iktidarın aynası olmaktan çıkıp rahmi hâline geldi.
Halkın Haber Alma Hakkı: Yeni Zihin Karantinası
Bugün haber alma özgürlüğü teknik olarak var, ama işlevsel olarak yok. Çünkü bilgiye erişim açık, ama anlam üretimi kapalı. Halk artık neyi bilip bilmeyeceğini değil, neyi hissedip hissetmeyeceğini seçiyor.
Trump’ın 20 maddelik planı açık kaynakta duruyor, ama kimse onu okumuyor. Çünkü medya, halkın okuma kaslarını felç etmiş durumda. Bir haberin ahlaki değeri, içeriğinde değil, oluşturduğu duygusal yankıda ölçülüyor.
İşte tam burada Psikomedya360 yaklaşımı devreye giriyor: Haber, artık bir bilgi değil, bir psikolojik yönlendirme aracı. Bu nedenle manipülasyonla mücadele, sadece basın özgürlüğü değil, bilinç özgürlüğü mücadelesidir.
Geleceğe Dair Psikotarihsel Öngörüler
1. Haberlerin biçimi, dini ritüellerin yerine geçecek. Günlük haber akışı, modern bir ayin zinciri gibi bireyin ahlaki konumunu tanımlayacak.
2. Gerçeğe değil, duygusal uyuma dayalı bir kolektif bilinç üretilecek. Bireyler, doğruyu değil, konforlu olanı savunacak.
3. Bağımsız medyalar psikolojik tehdit olarak etiketlenecek. “Komplo”, “aşırılık”, “yalan haber” gibi kavramlar, sistemin yeni sansür mekanizmaları olacak.
4. Algı ekonomisi, enerji ekonomisinin yerini alacak. Artık doğalgaz sahaları değil, insan zihni işletilecek.
Sonuç: Aydınlara ve Gazetecilere Çağrı
Bu çağda gazetecilik, sadece “haber vermek” değil, algı perdesini yırtma cesaretidir. Aydın olmak, sistemin alkışlarını değil, sessizliğini duymaktır. Gerçek, medyada gösterilen değil; gösterilmemesi tercih edilendir.
Bugün Gazze için, yarın kendi ülkesi için aynı sessizliği paylaşacak olanlara bir uyarıdır bu: Gerçek saklanmaz, sadece yeniden paketlenir. Ve her paket, biraz daha ruhumuzu taşır.
“Medya, artık haberin değil, algının mülkiyetini satıyor. Ve halk, kendi bilincini kiralamaktan memnun.”
— Psikomedya360—2025
📌 Not: Bu yazının sonunda, Trump’ın 20 Maddelik Gazze Planı ve Şarm el-Şeyh Barış Deklarasyonu görsel olarak yer alacaktır. Okuyucular, bu belgeleri doğrudan inceleyerek manipülasyonun metin düzeyinde nasıl gizlendiğini kendi gözleriyle görebilir.
Kaynaklar: 1-https://x.com/WhiteHouse/status/1972736025597219278 2-https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/2025/10/the-trump-declaration-for-enduring-peace-and-prosperity/?utm_source=chatgpt.com
Belge



